2Department of Cardiology, Bursa Yüksek İhtisas Training and Research Hospital; Bursa-Turkey
Abstract
Objective: The prognostic value of a high platelet-lymphocyte ratio (PLR) has been reported in patients with non-ST elevated myocardial infarction (NSTEMI) and different oncologic disorders. We aimed to evaluate the predictive value of the PLR for left ventricular systolic dysfunction (LVSD) in patients with non-ST elevated acute coronary syndrome (NST-ACS).
Methods: A total of 220 patients with NST-ACS were included in the study. The study population was divided into tertiles based on admission PLR values. High (n=73) and low PLR (n=147) groups were defined as patients having values in the third tertile (>135.6) and lower 2 tertiles (?135.6), respectively. Left ventricular dysfunction was defined as ejection fraction ?40%, and related variables were evaluated by backward conditional binary logistic regression analysis.
Results: The patients in the high PLR group were older (p<0.001) and had a higher rate of previous myocardial infarction and NSTEMI (p=0.046, p=0.013, respectively). There were significantly more coronary arteries narrowed (p=0.001) and lower left ventricular ejection fraction (p<0.001) in the high PLR group. Baseline platelet levels were significantly higher (p<0.001) and triglyceride and lymphocyte levels were significantly lower (p=0.009 and p<0.001, respectively) in the high PLR group. PLR >135.6 was found to be an independent predictor of systolic dysfunction in the multivariate analyses (?: 0.306, 95% confidence interval: 0.151-0.619; p=0.001).
Conclusion: A high PLR is a strong and independent predictor for LVSD in patients with NST-ACS.
2Department of Cardiology, Bursa Yüksek İhtisas Training and Research Hospital; Bursa-Turkey
Amaç: Yüksek platelet-lenfosit oranının (PLO) prognostik değeri ST yükselmesi olmayan miyokart enfarktüsünde (NSTEMI) ve çeşitli onkolojik hastalıklarda gösterilmiştir. Biz bu çalışmada ST yükselmesi olmayan akut koroner sendrom (NST-ACS) hastalarında PLO'nun sol ventrikül sistolik disfonksiyonunda (SVSD) öngördürücü değerini incelemeyi amaçladık.
Yöntemler: Çalışmaya NST-ACS tanısı olan toplam 220 hasta alındı. Çalışma hastaları başvurudaki PLO değerlerine göre tersiyele ayrıldı. Yüksek (n=73) ve düşük PLO (n=147) gruplarındaki hastalar sırasıyla en yüksek grup (>135,6) ve düşük (?135,6) 2 grup olarak tanımlandı. Sistolik disfonksiyon sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun ?%40 olması olarak tanımlandı ve ilişkili değişkenleri saptamak için lojistik regresyon analizi kullanıldı.
Bulgular: Yüksek PLO grubunda hastalar daha yaşlı (p<0,001), önceki miyokart enfarktüsü ve NSTEMI oranı (sırasıyla, p=0,046, p=0,013) yüksekti. Yüksek PLO grubunda stenotik koroner arter sayısı (p=0,001) ve düşük sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (p<0,001) olan hastalar anlamlı yüksekti. Yüksek PLO grubunda bazal platelet sayıları anlamlı yüksek (p<0,001), trigliserit ve lenfosit düzeyleri anlamlı düşüktü (sırasıyla, p=0,009, p<0,001). Çoklu değişken analizinde PLO'nun >135,6 olması sistolik disfonksiyonun bağımsız prediktörü olduğu bulundu (?: 0,306, %95 güvenli aralık: 0,151-0,619; p=0,001).
Sonuç: Yüksek PLO, NST-ACS hastalarında SVSD için bağımsız ve güçlü prediktördür.