Factors associated with long-term survival following cardiac transplantation
1Cardiovascular Surgery Center, Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Education and Research Hospital, Koşuyolu, İstanbul, Turkey
Anatol J Cardiol 2008; 8(5): 360-366 PubMed ID: 18849228
Full Text PDF

Abstract

Objective: By improving short and long-term survivals, cardiac transplantation would be a more realistic curative treatment modality. The aim of this study was to evaluate factors associated with the long-term survival following cardiac transplantations in our center.
Methods: Forty-four patients were operated on cardiac transplantation between 1989 and November 2006. The study was designed in a retrospective manner and all data were collected from hospital records. Our study population consisted of 16 patients (Group A) who survived >1 month, but died <2 years after cardiac transplantation and 17 patients (Group B) who survived more than 2 years. All patients had triple immunosuppressive therapy (cyclosporine, azathioprine, corticosteroid). Statistical analyses were performed using Fischer’s exact and Mann Whitney U tests, and multivariate regression analysis. Survival was analyzed using Cox proportional hazard regression analysis.
Results: Group B patients had lower pre-transplant creatinine levels (0.93±0.28 mg/dl vs. 1.16±0.21 mg/dl, p=0.033) younger donor age (24.5±6.3 years vs. 30.1±8.1 years, p=0.017) and more male donors (82.3% vs. 50%, p=0.05) as compared with Group A patients. The perioperative and follow-up analysis showed that patients with long-term survival had shorter ischemic time (141.5±33.2 min vs. 182.5±49.2 min, p=0.007), aortic cross clamp time (65.9±10.2 min vs. 83.6±7.9 min, p<0.001), less amount of blood transfusion (3.4±1.6 units vs. 5.0±1.5 units, p=0.01), better NYHA status after operation (1±0 vs. 1.63±0.72, p=0.014) and less frequent acute rejection episodes (11.8% vs. 68.8%, p<0.001) than those with short-term survival after operation. Cox proportional hazard regression analysis showed higher preoperative creatinine level (HR=42.6, 95% CI 4.67-388.21, p=0.001), acute rejection (HR=4.45, 95% 1.44-13.77, p=0.01), early postoperative functional status (HR=4.84, 95% CI 1.9-12.27, p=0.001) and unsatisfactory rejection surveillance protocol in the first 6 months after transplantation (HR=0.2, 95% CI 0.07-0.67, p=0.008) were prominent factors associated with the long-term survival.
Conclusion: The availability of the donor hearts from younger male donors with the shortest ischemic times is identified as the most significant factor improving long-term survival. The main strategy in cardiac transplantation should be shortening ischemic times and applying strict postoperative follow-up.


Kalp nakli sonrası uzun dönem sağkalımı etkileyen faktörler
1Cardiovascular Surgery Center, Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Education and Research Hospital, Koşuyolu, İstanbul, Turkey
The Anatolian Journal of Cardiology 2008; 8(5): 360-366 PMID: 18849228

Amaç: Günümüzde kısa ve uzun dönem sağ kalımda elde edilen gelişmeler sonrasında kalp nakli daha tercih edilebilir küratif bir tedavi yöntemi olmuştur. Bu çalışmanın amacı, kliniğimizin gerçekleştirdiği kalp nakli girişimlerinin uzun dönem sonuçlarını irdelemektir.
Yöntemler: Kırk dört hasta 1989 ile Kasım 2006 arasında kalp nakli ameliyatına alındı. Bu çalışma retrospektif olarak dizayn edilmiş olup, hastalara ait veriler hastane kayıtlarından toplanmıştır. Bu çalışmaya ameliyat tarihi üzerinden en az 2 yıl geçen 33 hasta dâhil edildi. Hastalar 2 gruba ayrıldı: Grup A’da kalp naklinden sonra en az 1 ay yaşamış, fakat 2 sene içinde kaybedilmiş 16 hasta yer almaktayken, Grup B’de 2 seneden fazla yaşayan 17 hasta yer almaktaydı. Tüm hastalar üçlü immünospressif (siklosporin, azatioprin, kortikosteroid) tedavi gördü. İstatistiksel analiz Fischer ve Mann Whitney U testleri, ve çoklu regresyon analizleri ile yapıldı. Sağkalım Cox oransal hazard regresyon analiz ile incelendi.
Bulgular: Grup B hastaları Grup A'ya göre daha düşük pre-transplant kreatinin seviyesine (0.93±0.28 mg/dl karşın 1.16±0.21 mg/dl, p=0.033), daha genç yaşta vericiye (24.5±6.3 yıl karşın 30.1±8.1 yıl, p=0.017) ve daha fazla erkek donöre (%82.3 karşın %50, p=0.05) sahipti. Perioperatif ve takip analizlerine göre uzun sağkalıma sahip hastalar daha kısa sürede kaybedilen gruba nazaran daha kısa iskemik (141.5±33.2 dak karşın 182.5±49.2 dak, p=0.007) ve aortik kros klemp (65.9±10.2 dak karşın 83.6±7.9 dak, p<0.001) sürelerine, daha az kan ürünü kullanımına (3.4±1.6 üniteye karfl›n 5.0±1.5 ünite, p=0.01), transplantasyondan sonra daha iyi fonksiyonel kapasiteye (NYHA 1±0 karşın 1.63±0.72, p=0.014) ve daha az akut rejesiyon ataklarına (%11.8 karşın %68.8, p<0.001) sahipti. Cox oransal hazard regresyon analizi yüksek preoperatif kreatinin seviyesini (HR=42.6, %95 GA 4.67-388.21, p=0.001), akut rejeksiyonu (HR=4.45, %95GA 1.44-13.77, p=0.01), erken postoperatif fonksiyonel kapasiteyi (HR=4.84, %95GA 1.9-12.27, p=0.001;) ve postoperatif ilk 6 aydaki yetersiz rejeksiyon takibini (HR=0.2, %95 GA 0.07-0.67, p=0.008) uzun dönem sağ kalımı olumsuz etkileyen faktörler olarak ortaya koydu.
Sonuç: Uzun dönem sağ kalımı etkileyen en önemli faktör, genç erkek donörlerden alınan kalbin ek kısa iskemik sürede nakledilmesidir. Kalp nakli programlarında uygulanması gereken en önemli strateji iskemik sürenin en aza indirilmesi ve sıkı postoperatif takibin uygulanmasıdır.