2Invasive Cardiology Laboratory, Jósa Andás Teaching Hospital; Nyíregyháza-Hungary.
3Department of Nuclear Medicine, University of Debrecen Clinical Center; Debrecen-Hungary
Abstract
Objective: The objective of this study was to find the correlation between the severity of perfusion abnormality detected by scintigraphy and the FFR value, as well as the localization of a particular coronary lesion. On the basis of FFR values and the corresponding left ventricular segments, we proposed a combined index to aim for better correlation with myocardial ischemia than the FFR parameter alone.
Methods: Twenty-eight patients (male: 22, female: 6, age 62±7.62) having FFR measurements and myocardial perfusion SPECT studies were enrolled in our retrospective analysis. FFR measurements on 36 vessels (20 LAD, 6 LCx, 10 RCA) with intermediate stenosis (40%-60%) were compared to the Tc-99m SestaMIBI myocardial perfusion SPECT studies. SPECT studies were performed before the invasive procedure in all cases. We introduced a new ischemic index, the left ventricular ischemic index (LVIi), by combining FFR values with the number of corresponding myocardial segments (N) [LVIi=N x (1-FFR)]. This index correlated with the regional myocardial perfusion defects identified on the scintigrams. A perfusion reversibility score of 2 or above was considered indicative of active ischemia (regional difference score: rDSc). For the statistical analysis, we used linear regression analysis and receiver operating characteristic (ROC) curve analysis to compare the different parameters.
Results: A close linear relationship was found between the LVIi and rDSc values (p<0.001) with linear regression analysis. When analyzing all FFR values independently of the localization of the lesions, they also correlated significantly to the rDSc, but this relation was not as close. LVIi predicted active ischemia (?2 rDSc) on myocardial scintigraphy with 78% sensitivity and 94% specificity when the cutoff value was set to 0.96. FFR alone predicted ischemia on scintigraphy with 72% sensitivity and 94% specificity at the best 0.8 cut-off value. The area under the ROC curve was significantly higher for LVIi than FFR (0.94 vs. 0.87; p<0.05).
Conclusion: The scintigraphic data indicate that an LVIi >0.96 implies a clinically relevant stenotic lesion. In our opinion, FFR values, weighted with the corresponding left ventricular segments, should be taken into consideration for the best clinical decision-making.
2Invasive Cardiology Laboratory, Jósa Andás Teaching Hospital; Nyíregyháza-Hungary.
3Department of Nuclear Medicine, University of Debrecen Clinical Center; Debrecen-Hungary
Amaç: Bu çalışmanın amacı, sintigrafi ile saptanan perfüzyon anormalliğin şiddeti ile fraksiyonel akım rezervi (FFR) değeri ve yanı sıra belirli bir koroner lezyonun lokalizasyonu arasındaki ilişkiyi bulmaktı. FFR değerleri ve karşılık gelen sol ventrikül segmentleri temelinde yalnızca FFR parametresine kıyasla miyokardiyal iskemi ile daha iyi bir korelasyon hedefleyen kombine bir indeks önerdik.
Yöntemler: FFR ölçümleri ve miyokard perfüzyon SPECT çalışmaları mevcut olan 28 hasta (erkek: 22, kadın: 6, yaş 62±7,62) retrospektif analize dahil edildi. Orta düzey (%40-60) stenozu olan 36 damarın (20 LAD, 6 LCx, 10 RCA) FFR ölçümleri ile Tc-99m SestaMIBI miyokard perfüzyonu SPECT çalışmaları karşılaştırıldı. SPECT çalışmaları tüm vakalarda invaziv girişimden önce yapıldı. Biz FFR değerleri ile karşılık gelen miyokard segmentlerinin sayısını (N) birleştirerek [LVII = N x (1-FFR)] yeni bir iskemik indeks, sol ventrikül iskemik indeksi (LVIi) sunmaktayız. Bu indeks sintigramlarda tanımlanan bölgesel miyokard perfüzyon defektleri ile korele idi. İki veya üzeri perfüzyon reverzibilite skoru aktif iskemi göstergesi olarak kabul edildi (rDSc: bölgesel fark skoru) İstatistiksel analiz için farklı parametreleri karşılaştırmak amacıyla lineer regresyon analizi ve alıcı işletim karakteristiği (ROC) eğrisi analizi kullandık.
Bulgular: LVIi ve rDSc değerleri arasında lineer regresyon analizi ile yakın bir doğrusal ilişki bulundu (p<0,001). Lezyonların lokalizasyonundan bağımsız olarak tüm FFR değerleri analiz edildiğinde onlar da rDSc ile anlamlı korelasyon gösterdi, ancak bu ilişki daha az yakındı. LVIi miyokard sintigrafisinde aktif iskemiyi (?2 rDSc) cut off değeri 0,96 olarak alındığında %78 duyarlılık ve %94 özgüllük ile öngördü. Yalnızca FFR, sintigrafide iskemiyi en iyi 0,8 cut-off değeri ile %72 duyarlılık ve %94 özgüllük ile öngördü. ROC eğrisi altında kalan alan FFR’ye göre LVIi için anlamlı derecede daha yüksekti (0,87’ye karşılık 0,94, p<0,05).
Sonuç: Sintigrafik veriler LVIi >0,96 olduğunda klinik açıdan stenotik lezyonu gösterdiğine işaret etmektedir. Kanımızca, karşılık gelen sol ventrikül segmentleri ile ağırlıklı FFR değeri en iyi klinik kararı vermek için dikkate alınmalıdır.