Evaluation of structural valve deterioration and bioprosthetic valve failure utilizing the new European consensus definition in patients undergoing TAVI with first-generation devices: Outcomes beyond 5 years from a single center in Turkey
1Department of Cardiology, Faculty of Medicine, Dokuz Eylül University; İzmir-Turkey
2Department of Cardiology, Karabük University Training and Research Hospital; Karabük-Turkey
3Clinic of Cardiology, Sorgun State Hospital; Yozgat-Turkey
4Department of Cardiology, Faculty of Medicine, Harran University; Şanlıurfa-Turkey
Anatol J Cardiol 2021; 8(25): 579-587 DOI: 10.5152/AnatolJCardiol.2021.37670
Full Text PDF

Abstract

Objective: The long-term durability of transcatheter aortic bioprosthetic valves continues to be a major concern. Standardized criteria of the structural valve deterioration (SVD) and bioprosthetic valve failure (BVF) have recently been defined. Limited studies have evaluated the long-term durability of transcatheter aortic valve implantation (TAVI) according to these new definitions. We aim to analyze the durability of TAVI beyond 5 years and to report the frequency of SVD and BVF.
Materials and Methods: A total of 89 patients who had undergone TAVI and had theoretically completed at least 5 years after the procedure were included. Either a Medtronic CoreValve or an Edwards SAPIEN XT valve were implanted in the patients. New standardized definitions were used to evaluate SVD and BVF.
Results: The mean age of the patients was 78.70±6.95 years. SVD occured in 4 (4.5%) patients during 6 years of follow-up. Severe SVD was observed in 2 patients (2.2%), and these patients had the New York Heart Association class II symptoms. Both patients with severe SVD also met the criteria of BVF. Moderate SVD was observed in 2 patients (2.2%), and these patients had no valve-related symptoms. Of the 4 SVD cases, 2 were associated with increased mean transaortic gradients, whereas the remaining 2 cases were associated with intraprosthetic aortic regurgitation. All patients with SVD are still alive, and none of them have required aortic valve reintervention.
Conclusion: Although first-generation TAVI devices were used, we determined the low rate of SVD and BVF at the 6-year follow-up. It may be suggested that there is no major concern associated with TAVI even with first-generation devices regarding long-term durability.


Birinci Nesil Cihazlarla TAVI Yapılan Hastalarda Yeni Avrupa Uzlaşı Tanımı Kullanılarak Yapısal Kapak Bozulması ve Bioprotez Kapak Yetmezliğinin Değerlendirilmesi: Türkiye'de Tek Merkezden Beş Yılın Ötesindeki Sonuçlar
1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, İzmir
2Karabük Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, Karabük
3Sorgun Devlet Hastanesi, Kardiyoloji Kliniği, Türkiye
4Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, Şanlıurfa
The Anatolian Journal of Cardiology 2021; 8(25): 579-587 DOI: 10.5152/AnatolJCardiol.2021.37670

Amaç: Transkateter aortik biyoprotez kapakların uzun süreli dayanıklılığı hala önemli bir sorundur. Yakın zamanda yapısal kapak bozulması (SVD) ve biyoprotez kapak yetmezliği (BVF) için standartlaştırılmış kriterler tanımlanmıştır. Sınırlı sayıda çalışma, bu yeni tanımlara göre transkateter aort kapak implantasyonunun (TAVI) uzun dönem dayanıklılığını değerlendirmiştir. Çalışmamızda, TAVI'nin beş yılın ötesindeki dayanıklılığını araştırmayı ve SVD ile BVF sıklığını bildirmeyi amaçladık.
Yöntemler: Çalışmaya TAVI uygulanan ve teorik olarak işlemden sonra en az beş yılı tamamlamış 89 hasta dahil edildi. Hastalara Medtronic CoreValve veya Edwards Sapien-XT kapak implante edildi. SVD ve BVF'yi değerlendirmek için yeni standartlaştırılmış kriterler kullanıldı.
Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 78.70±6.95 idi. Altı yıllık takipte, 4 (%4,5) hastada SVD görüldü.. İki hastada (%2,2) şiddetli SVD görüldü ve bu hastalarda NYHA sınıf-II semptomlar mevcuttu. Bu iki şiddetli SVD hastası aynı zamanda BVF kriterlerini de karşılıyordu. 2 hastada (%2,2) orta derecede SVD görüldü ve bu hastalarda kapakla ilgili semptom yoktu. 4 SVD vakasından ikisi, artmış ortalama transaortik gradiyentlerle ilişkiliyken, kalan 2 SVD vakası intraprostetik aort yetersizliği ile ilişkiliydi. Tüm SVD hastaları hala hayattadır ve hiçbirinde aort kapağına yeniden müdahale gerekmemiştir.
Sonuç: Çalışmamızda birinci nesil TAVI cihazları kullanılmasına rağmen, altı yıllık takipte düşük SVD ve BVF oranı belirledik. Uzun dönem dayanıklılık açısından birinci nesil cihazlarda bile TAVI ile ilgili büyük bir endişe olmadığı söylenebilir.